Kore’nin Japon işgali altındaki olduğu 1940’lı yıllar. Korelilerin kendi dillerini konuşması yasaktı.Pan-Soo birkaç defa mahkum edilmiştir ve mahkum edilmek onun için bir anlam ifade etmiyordur. Koreceyi nasıl yazıp okuyacağını bilmiyordur. Bir gün, oğlunun okul masraflarını karşılayabilmek için Jung-Hwan’ın çantasını çalar. Jung-Hwan, Japon yanlısı zengin bir Koreli ailenin oğludur. Buna rağmen Kore Dili Topluluğu’nun temsilcisidir. Jung-Hwan ile karşılaştığında Pan-Soo’nun hayatı değişmeye başlar. Kore dili sözlüğünü yayımlamak için birlikte çalışırlar.
Soon-Ho (Jung Woo-Sung) maddi açıdan zorluklar çeken bir avukattır. Bir gün, bir cinayet davasını üstlenir ve davada cinayet zanlısını savunmasını yapmaktadır. Dava üzerinde çalışırken cinayetin tek tanığı olan Ji-Woo (Kim Hyang-Gi) ile karşılaşır. Ancak, Ji-Woo otizm hastasıdır.
In-nam (Hwang Jung-min), son görevinin ardından emekliye ayrılmayı düşünen bir sûikastçıdır, ancak kısa süre sonra; geçmişiyle bağlantılı; bir çocuk kaçırma vak’ası için Tayland’a gitmek zorunda kalır. Ne var ki Japonya’daki son hedefinin kardeşi Ray (Lee Jung-jae) de onun peşindedir.